Forum Seksenler
Forumumuzdan yararlanabilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üyelik ücretsizdir, sizleri de aramızda görmek isteriz...

Join the forum, it's quick and easy

Forum Seksenler
Forumumuzdan yararlanabilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üyelik ücretsizdir, sizleri de aramızda görmek isteriz...
Forum Seksenler
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Anket

Andrea Berg'in "Schwerelos" Albümünü Nasıl Buldunuz?

Thomas Anders - Röportajlar Vote_lcap29%Thomas Anders - Röportajlar Vote_rcap 29% [ 2 ]
Thomas Anders - Röportajlar Vote_lcap57%Thomas Anders - Röportajlar Vote_rcap 57% [ 4 ]
Thomas Anders - Röportajlar Vote_lcap14%Thomas Anders - Röportajlar Vote_rcap 14% [ 1 ]

Toplam Oylar : 7

En son konular
» Pet Shop Boys Mp3'leri
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPaz Kas. 16, 2014 12:25 am tarafından extremeways

» Yeni Bölüm İstekleri
Thomas Anders - Röportajlar EmptyC.tesi Kas. 30, 2013 7:16 pm tarafından ozgerdeem

» ••• NightHawk 80ler Kosesi •••
Thomas Anders - Röportajlar EmptyCuma Ağus. 17, 2012 3:22 am tarafından Thekarra70

» Dieter Bohlen - Şarkı Listesi
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPtsi Tem. 09, 2012 3:34 pm tarafından MTAdmin

» '80'ler Mp3'leri
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPerş. Tem. 05, 2012 10:20 pm tarafından ozgurbilge

» Alphaville Mp3'leri
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPerş. Tem. 05, 2012 10:17 pm tarafından ozgurbilge

» Blue System Videoları
Thomas Anders - Röportajlar EmptyCuma Haz. 15, 2012 10:29 pm tarafından DiBohlen

» Giorgio Moroder Mp3'leri
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPerş. Ocak 05, 2012 9:02 pm tarafından manyuka

» '80'ler Videoları
Thomas Anders - Röportajlar EmptyPaz Kas. 06, 2011 11:19 pm tarafından kiraz61

Galeri


Thomas Anders - Röportajlar Empty
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Sosyal yer imi

Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde Modern Talking ve '80'ler Forumu adresi saklayın ve paylaşın

Sosyal bookmarking sitesinde Forum Seksenler adresi saklayın ve paylaşın

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Anahtar-kelime

Güncellemeler

Çarş. Ağus. 05, 2009 1:01 pm tarafından MTAdmin

Forum hakkında en son güncellemeleri bu başlıkta sizlere ileteceğiz...

- Hızlı cevap …


Yorum: 88

Radyo Seksenler Yayında

Ptsi Nis. 12, 2010 8:02 pm tarafından MTAdmin

Radyo Seksenler'i açmış bulunuyoruz arkadaşlar. '80'lerin en iyi hitleri, Italo Disco, Modern …

Yorum: 37

Forumun Şu Anki Halinden Memnun musunuz?

Ptsi Ağus. 09, 2010 12:45 pm tarafından MTAdmin

Sevgili forum üyelerimiz, forumumuz 1. yılını doldurmak üzere. Peki sizce forumumuz şu anda …

Yorum: 1

Banlanmış Üyeler

Salı Nis. 20, 2010 1:24 pm tarafından MTAdmin

Banlı üyeler ve banlanış nedenlerini belirteceğimiz başlık.

modernmabuse

Forum …

Yorum: 5

Forumumuza Destek Olmak İster misiniz?

C.tesi Mayıs 01, 2010 11:01 pm tarafından MTAdmin

Forumumuza aşağıdaki sayfa aracılığıyla bağış yapabilirsiniz. Unutmayın ki …

Yorum: 0


Thomas Anders - Röportajlar

2 posters

Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından Utku Paz Ağus. 09, 2009 2:41 pm

Thomas Anders, Röportaj (Berliner Zeitung, 09.03.2002)

Almanca'dan çeviri: Kamil Koçak

Soru: Sayın Anders, medyada sürekli eleştiri almak sizi rahatsız ediyor mu?

Thomas Anders: Ne iyi ki herşeyi okumuyorum. Ama bazen internette hakkımda neler yazıldığına bakıyorum. Sık sık gülüyorum, çünkü bütün hikayede mizah ispatlanmalı olgusunu buluyorum. Ara sıra öyle gülünç oluyor ki gerçekten.. Birden şöyle de düşünebiliyorum, hakikaten adam beni iyi gözlemlemiş, buna tolerans göstermeliyim. Ve diğer herşey beni sinir krizlerine sürüklüyor. Biri Almanya'da problemlerle yaşamayı öğrendiğinde, o an gerçekten kendimi iyi hissedeceğim.

Soru: Niçin?

Thomas Anders: 1987'ye kadar 5 defa kendimi asmış olmalıydım çünkü.

Soru: Sizi bunu yapmaya ne alıkoydu?

Thomas Anders: Şöyle diyelim: Eskiden Modern Talking son bulduğu sırada, çiftliğimde oturup hayatın anlamı üzerine gerçekten ilk defa düşünmüştüm. Ardımda dev bir kariyer vardı ve sordum: Yaşam hangi yöne gitmeli şimdi? Birşeyin etkisi altında kalmamış olmayı istedim, böyle hissettim. Özgür olmalıydım. Ve isoterik kitaplar okumaya başladım, çünkü nispeten basit olan tarz, başka bir düşünüş düşünce tarzına giriş yapıyordu. Arkadaşlarım bana bugün, her zaman intiharı düşünmüş olduğumu, ama her yeni zaman noktasında buna gerçekten müsaade etmediğimi söylerler.

Soru: Ama önceden de büyük bir kuyuya düşmemiş miydiniz?

Thomas Anders: Hayır, ilginç bir durumdu ki benim için bir karanlık söz konusu değildi. Her zaman pozitif bir görüşe sahiptim. Her şey geride kaldığı için mutluydum. Asla unutmayacağım, Beverly Hills oteli, Los Angeles'da, odamda otururken, "Bild" gazetesinde Dieter'in "Modern Talking bitmiştir, paydos" dediğini okumuştum. Ve önceki eşime, "bu kızgın, isteseler bile geri dönmek zorunda değilim" demiştim. "Hayat güzel, hepsi kıçımı yalasın". Dünyadaki en mutlu kişi olmanın tadını çıkarıyordum, en sonunda kalbimden büyük köfteler haline geldi bu. Bu Modern Talking, bu taş... Gazeteden benim hakkımda hiç bir gübre okumak zorunda değildim. Herşey gitti. Amerika'da istediğim kadar kalabilirdim. Ve arkadaşımla bir tenis turnuvası yapabilirdim, plan yapabilirdim, aileyi görebilirdim. Yıllarca elimi kolumu bağlayan şey, özgürlük olmuştu. Diğeri de sıfır hayat kalitesine sahipti zaten.

Soru: Bu şekilde uzun süre iyi gitti mi?

Thomas Anders: Tabii ki hayır. Yeni özgürlüğün lezzeti bir yıl sonra kayboldu. Sonra hükümler geldi: Sizi uzun süre televizyonda izlememişim, burada da dedim ki: Sizi televizyonda hiç görmedim. Bu benlik duygusu ile kendime yön verdim. Bundan sonra nerede değerin olup nerede olmadığına ölçü koyabildim. Mezara giren insanlar var ve daha bir şey bulabilmiş değiller.Kendim için önemli olanı biliyorum.

Soru: Önceden sizin için önemli olanı bilmiyor muydunuz? Liseyi bitirmişsiniz, ve?

Thomas Anders: Liseyi bitirmeme şaşırdınız mı?

Soru: Almanca, politika yazarlığı ve müzik kayıtlı... Yüksek öğrenime de başlamış mıydınız?

Thomas Anders:Beş ya da altı dönem yüksek öğrenim gördüm.

Soru: Ve sonra birdenbire önemsiz oldu?...

Thomas Anders: Kısaca olay şu, yedi yaşındayken ortaya çıktım, her zaman müzik yapıyordum. İlk albümümde yirmi yaşındaydım, asla yayınlanmadı, ama ben devam ettim. Bir dans lokalinde yer aldım. Yemek aynı zamanda sahne programı vardı. Bu olayı harika buluyordum, okuldan sonra orada şarkı söylemek. Ve birden 70-80 defa ahne aldım. O zamanlar on bir yaşındaydım ve her sahneye çıkışta 500 Mark büyük paraydı. Üç yıl sonra sesim kalınlaştı ve şarkı söylemeye hevesim kalmadı, böylece diskoteklerde çalışmaya başladım.

Soru: Sadece para kazanmak üzerine miydi herşey?

Thomas Anders: Yani, meyhanelerde de çalıştım ya da otelin barında içki sattım. Bu iyiydi her zaman. Bana bayanlar takıldığı zaman sorardım: Ama bayanlar, siz daha hala yalnız mısınız? Tak, bir alışveriş, muamele oluştururdum. Baylara mı rastlıyorum, yani lütfen, kavalye olup bayanı bir içki içmeye davet edin, derdim. Tak, bir alışveriş daha, ticaret yani. 16 yaşındaydım o zamanlar, ve bunu komik bulurlardı her durumda. Her zaman korkunç muamelelerim ve hayvani bahşişim olurdu. Ama ailem için liseyi bitirmem çok önemliydi. Bunu benimseyebilirim de. Sonraları ebeveynlerime demiştim ki, ok, lise diplomasını aldım, beş altı dönem de yüksek öğrenim gördüm, şimdi sadece müziğe konsantre olmak istiyorum. Ve eğer 25 yaşıma kadar bundan yaşamımı sürdüremezsem, üniversiteye devam... Sonra Modern Talking oldu. Bundan sonra da geri dönüşümün olmadığı açıklık kazandı.

Soru: Bu bir kültürel şok muydu, Alman dili dalında eğitim gören bir öğrenciden, sahnedeki pembe ceketli ve dudak parlatıcısı sürmüş gence...

Thomas Anders: Burada büsbütün değişim söz konusu. İnsanlar için zaten yeni bir olay gelmişti, bizleri radyodan tanıyorlardı, ama nasıl göründüğümüzü bilmiyorlardı. Tüm bu Modern Talking kariyeri bizim yüz kazanmamızla başlamıştır aslında. Sonra da gün insanlar için X oldu. Dieter'i kimse pastel renkli günlük yürüyüş elbiseleri içinde algılayamadı. İşte bu anda ben çıktım, makyaj ve boynumda Nora zinciri ile bir dış görünüş. Pembe ceket de o zamanın modasıydı. Ve dudak parlatıcısı da dudakların kamera önünde kurumaması için maskede doğal görünmek adına aslında hiçbirşeydi. Bir süre boyunca bunu oldukça şık bulmuştum. Duran Duran da sonu olmaksızın makyaj yaptı. Boy George, makyajı mükemmele kadar ilerletti, Depeche Mode büyük, siyah kajal giyiyorlardı. Birden bire makyaj yapan adam sayısı hayvanca arttı. Ve sonra saçlarım daha da uzadı, ve adamlar berbere gidip, Thomas Anders gibi saçlarım olsun dediler. Kadınlar da benim saç lülelerimden istediler. Burada insan kendini kabul edilmiş hissediyor. Bu aynı zamanda estetik üzerine bir soru. İnsan zaman geçtikçe tecrübe kazanıyor ki, müthiş şarkılar yapsan da, sevilmeyebiliyorsun da. Müzikten çok görünüşe bakıldığından, farklı bir durum var. Bu benim korkunç derecede sinirimin bozlumasına neden olmuştur, sahneye çıktığımızda, A noktasından B'ye yürüdüğümüzde, herkesin çığlık atması. Şarkı da tamamiyle 'farketmez' durumda olurdu.

Soru: Baştan beri estetik sorular üzerinde durduğunuza göre, Dieter ile nasıl beraber çalışabildiniz?

Thomas Anders: Yani bu ,onun estetik olmadığı anlamına mı geliyor?

Soru: Bu, sizin ondan farklı bir estetiğe açıkça sahip olduğunuz anlamına geliyor.

Thomas Anders: Esaslı bir estetik benim için dışı ifade ediyor, bu da bakımlı olmak demek, ve Dieter'de bu var.. Sonra ilişkilerde, çevremizde de tabii ki bir estetik var, burada da mantıklı olan hakkında bir gerginlik var tabii ki, çünkü farklılıklarımız var. Eğer Dieter'in hayatı Modern Talking'in kariyerini yüklenmek konusunda başlasaydı, elbette masaya oturmak zorunda olurduk. Bundan başka nesnelerin bana gelmesine izin vermiyorum, sadece kişisel görüşlerim var bunlar için. Ve kesinlikle, Dieter için benim görüşlerim oldukça zor. Yani onun özel yaptıkları konusunda hüküm veremem ve beni olduğum gibi kabul etmesini de bekleyemem. Biz siyam ikizleri değiliz, beraber tatile de çıkmayız. Ben kendi hayatımı yaşarım.

Soru: Çok az bilinen bir konu... Kendinize ait iki müzik şirketiniz var.

Thomas Anders: Evet, biri Thomas Anders Music GmbH, bu benim kişisel müzik yayıncı şirketim. Bu yayıncıda önceden kendi yazdığım şarkılar ile, tek başına yazdığım Modern Talking şarkıları var. Thomas Anders'e dair çok özel herşey yani. Bundan başka KA.G.B. Music GmbH var. Bu, hem müzik yayıncısı hem de prodüksiyon firması. Modern Talking dışında olanlar için, eşimle birlikte sahibim bunlara. Farklı projelerimizin hepsi eşim Claudia tarafından koordine ediliyor. Modern Talking olarak bir işletmeye sahip değiliz. Dieter ve ben temelde herşeyi yalnız yapıyoruz., biz böyle alışkanlık kazandık, herkes kendi görev alanında yani. Dieter, prodüksiyon konusunda yetkili ve şarkıların büyük bölümünü o yazıyor. Ben ise yönetim ve koordinasyon ile alakadarım. Örnek olarak, bir turne yaptığımızda, sahne tasarımcımız ile beraber oturup, kitaba göre işi tartışıyorum. Nasıl albümle ilişkili iyi bir sahne oluşturabilirim? Sonra genellikle Londra'ya gidiyorum, konserlere bakıyorum, çünkü Almanya'da bilinmeyen müthiş efekler var bunlarda.

Soru: Yeni trendleri başkaları için de kullanıyorsunuz. No Angels için bir şarkı yazdınız, It Girls ve diğer yeniler de başarılı prodüksiyonlar. Önceden nasıl sezebiliyorsunuz bunları?

Thomas Anders: Buna biz kendimiz de şaşırıyoruz? Bu galiba, iyi düşünmekten ve sanatçıların, şarkılarını candan yazmaları ile ilgili. Bunun için kendini gösteren çalışma şartları oluşturuyoruz.

Soru: Almanya'nın en modern mix aletlerine sahip olmalısınız ki, bir müzik dergisinde bundan sekiz sayfa bahsedilmiş.

Thomas Anders: Yani, bu ProTools ile başkaları da çalışıyor, fakat bundan çok gurur duyuyorum. Bu tamamen dijital bir mix kürsüsü. Band kullanımı olmuyor artık, ama ses izleri grafik olarak görülebiliyor. 128 bunlar. Bir şarkı kodlama ile giriliyor ve kürsü bunu iki dakika içinde dahice son pozisyona getiriyor. Ve önceden kayıtlı mix üzerinde çalışabiliyorum da. Fakat bu zamanlayıcı bir makine değil, yani herşey üzerinde çalışmak gerekli. Fakat ben çeyrek milyon tutarındaki tüm drumları içeren aleti istiyorum. Çünkü birşey yaptığımda, doğru yaparım. Açık sözlülükle söyleyebilirim, bu makineyi muazzam şekilde kullanamam, ama bir hayal sadece. Demolarımız da prodüksiyon değil tabii ki.

Soru: Stüdyoda şarkılar için sorularınız da olmalı.

Thomas Anders: Öyle bir noktadayız ki, yazdan beri ertelediğimiz eski sorumluluklarımızı sonunda yerine getiriyoruz. Yeni bir yetenek var, inanılmaz bir şakıcı kız. Harika bir sese sahip 18-19 yaşlarında bir italyan. Bu şarkıcıyı ön plana çıkarmak için beş altı hafta çalışmalıyım ki böylece plak endüstrisine dinlenebilir birşeyler sunayım. Gerçekten denemek için doğru çalışılmalı, bu da devamlılık olmadan imkansız.

Soru: Yapabilecekseniz, ne üzerinde deneme yapmak isterdiniz?

Thomas Anders: Zaman benim için daha olmamış. Fakat size yazılı olarak ne geleceğini verebilirim. Önceden Jazz alanındaki çalışmalarım askıda şu an. Canlı müzisyenlerle olan, dinlemekten zevk aldığım çalışmalar...

Soru: Prodüksiyonlarınız için yetenekleri kendiniz mi arıyorsunuz?

Thomas Anders: Evet, beraber buluyoruz.

Soru: Hangi kriterlere göre?

Thomas Anders: Ses ve kişilik.

Soru: Ama Zlatko ve Jürgen'e de yapımcılık yapmıştınız...

Thomas Anders: KA.G.B. firması bir kazanç yeri ve genç bir şirket. Bankadan krediler aldık ve para kazanmalıyız. Öncelikle, büyük zorlukların ve başlangıç yatırımlarının dışına çıkalım, eğer çark dönmeye devam ederse, bu deneme amaçlı şeylere zevkle başlayabilirim. Ama bundan önce ödün vermeliyiz. Tabii ki az çaba ile çok kazanan insanlar var. Fakat onların altyapıları yok. Örnek Zlatko: Sıfırdan zirveye çıktığında birdenbire bir Michael Jackson olmuştu. Bu elemanın ne yapmak istediği sorusunu düşünmüştüm. Zlatko üçüncü sınıf ahşap binalar açmak zorunda kaldığı sürece ben de başarılı olarak branşımda etkin olacağım. Ve düşündüğümden hızlı gelişti herşey. Evet, bazen kendime sorarım: Daha fazla ilgi çekebilmek için insanda armut mu olması lazım? Nasıl bir medya dünyasında yaşıyoruz? Nereye gidiyor?...

Soru: Evet, nereye gidiyor?

Thomas Anders: Bilmiyorum. Hiçbir skandala karışmama vaadi verdim. Ve karım da soyunmuyor ve televizyon şovu yapmayı düşünmüyor. En dar elbiseyi giymiyor, sarı saçları ve göğüsleri gerçek. Evet, bu sıkıcı mı?

Soru: Koblenz'deki yaşamınız heyecanlı mı?

Thomas Anders: Evet, burada ailemle, arkadaşlarımla beraberim. Ben Los Angeles'taydım da ve çiftlikte doğru dürüst eve girmezdim. Koblenz'te olduğum için herşey harika, düşünüyorum da güzel, burası benim yaşam odağım. Bu şehri seviyorum da, burada çevremin sevgi oluşumlarına güveniyorum. Her gün pazar günü benim için. Adil olarak böyle söylenmeli. Sağlıklıyım ve yaşam ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum, sevdiğim bir işim var ve süper bir ilişki. Umarım böyle devam eder.

Soru: Bernd Weidung, sanatçı adı Thomas Anders ile nasıl yaşıyor?

Thomas Anders: Bir defasında bir butikte kredi kartım ile ödeme yapmak istemiştim. Satıcı bayan arkasını döndü ve gitti ve kontrolü aradığını ve telefona fısıldadıklarını duydum: Burada çok büyük bir sorunum var. Şu an burada Thomas Anders var ve üzerinde Bernd Weidung adı yazılı sahte bir kredi kartı kullanmaya çalışıyor. O an anladım ki ben insanlar için Thomas Anders'im. Pasaportumda ve kimlik kartımda da Weidung yazıyor. Ben Anders'im. (anders=farklı)
Utku
Utku
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 435
Forum Puanı Forum Puanı : 887
Rep Puanı Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09
Yaş Yaş : 42
Nerden Nerden : İzmir,tam 35

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Geri: Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından MTAdmin Paz Ağus. 09, 2009 2:43 pm

Teşekkürler bu güzel paylaşım için...
MTAdmin
MTAdmin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 4394
Forum Puanı Forum Puanı : 11617
Rep Puanı Rep Puanı : 36
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09

https://seksenler.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Geri: Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından Utku Paz Ağus. 09, 2009 2:53 pm

Die Zeit (Sayı 26), 18.06.2003 Thomas Anders

Çeviri: Kamil Koçak

Farklı olmak

Bir Düşüm Var...

40 yaşındaki Thomas Anders en başarılı Alman Pop ikilisi Modern Talking'in çok kısa bir süre öncesine kadar yarısını oluşturuyordu. 17 yaşında iken resmi adı Bernd Weidung yerine sahne adını kullanmaya başladı. Mezuniyetinden sonra Almanya'nın Mainz kentinde Alman dili ve edebiyatı, politika yazarlığı ve müzik bilimleri lisans eğitimi gördü ve şarkıcı olarak diskoteklerde sahe aldı. 1984'te Dieter Bohlen ile beraber Modern Talking'i kurdu. 1987'deki ilk ayrılıktan sonra 1998'de ikisi geri dönüşlerini gerçekleştirdi. Son hafta içinde de Anders ve Bohlen iş birlikteliklerini sonlandırma kararı aldı. Thomas Anders burada anonim olmanın özgürlüğünü düşlüyor... Marc Kayser tarafından kayıt edilmiştir.
"Sokakta güneye doğru koşuyorum. Onlar için adsız olduğum ve bana hikayeler anlatan insanlarla karşılaşıyorum. Ağaçtan zeytinler toplamak için çiftçilerin hizmetine giriyorum. Tarlalarda uyuyorum ve sağ kalabilmek amacıyla bir kaç kuruş için şarkı söylüyorum."

İş hayatı, yükümler ve uyumluluğun oluşturduğu karmaşık çalıdan tekrar özgür çıkmak büyük bir lüks olmalı. Karmaşık olanın ardındaki yaşam, bilinmeyen çekicidir. Beni tekrar rüyalarıma ulaştıran biraz da değiştirdiğim cümle şu: "Bazen hiçbir şey bilmediğimi bilmek istiyorum." Sokrates'in orijinal cümlesi, "Hiçbir şey bilmediğimi biliyorum" şeklinde ve hayat karşısındaki alçak gönüllülüğü talep ediyor. Ve burada da rüyam başlar. Bazen gün içinde hala işlevim olduğu hissine kapılıyorum. Kendimi tamamen randevu saatlerine göre ayarlıyorum, kendisi için var olduğum medyanın beklediği ses mühendisleri ile prova saatlerini kararlaştırıyorum ve ailem de sorumluluk almam için haklı olarak talepte bulunuyor. Ve diyorum ki: İnsanlar satılık, benim için de baştan çıkartma çok büyük. Bir çok görevim yanında konserler ve galalar için randevularım oluyordu tatildeyken bile.

Bununla beraber, bazen dışarı çıkmak istiyorum ve kendi bilinmezliğimin izini buluyorum. Burada şikayet etmek istemiyorum. Benim için herşey çok çok iyi gidiyor. Şimdi bazıları ülkenin ayrıcalıklılarından olduğumu söyleyecektir. Fakat diyebilmek için müsaadeli olmak gerekir ki, bazen kendimi hiç yorulmadan ağını ören ve sonunu görmeyen bir örümcek gibi hissediyorum. Bunu istiyor muyum? Daima mı?

Bir kaç blue jean, bir beyaz gömlek, küçük bir sırt çantası ve -tabii bu rüyada gerçekleşebilir- tanınmayan bir surat. Okuyucu delirdiğimi düşünebilir. Fakat tanınmamış olmak, her bir boku yapabilmek, ahlaka uymayan her hareketi üç defa tekrarlayabilmek ve kimsenin gelip de size "Yine mi bu şarkıcı" dememesi de bir ayrıcalıktır...

Geri dönüş bileti yok, kredi kartları yok, Thomas-Anders-Bonus yok ve en fazla 200 Euro. Ben, çok basit olan gerçeğin arayışındaki çok normal bir yolcu. Şöhret, para ve değersiz şeylerin ötesinde. Ne bulabilirim ki?

Dokuz yaşında şarkı söylemeye başladığımda ünlü olmanın, peşinden neleri getireceğini tabii ki bilemiyordum. Nispeten kısa süre içinde bugüne kadar hayatımın içine girmiş olan davranışların boyunduruğu altına girmiştim. Gerçek bir lüks talebi. Örnek olarak menekşe pastili istediğimde, direk 36lık paketlerde alırdım. İlk ücretli şarkı söylemeye başladığım 14 yaşlarım zamanlarında taksi ile eve geliyordum. Ve arkadaşlarım ile kamp yapmaya gittiğimde kamp alanındaki laubalilikten korkunç derecede iğrenmiştim ve yılanlar içinde orada bekleme zorunluluğunu tiksindirici bulmuştum. Mutlaka Bernd Weidung'dan Thomas Anders'e ad değişikliğim de bu tarz bir deri yüzülme olayı gibiydi. Basit bir genç erkekten insanların kolayca dikkatini çeken bir isme sahip bir sanatçıya... Dikkat edilecek olan ise; Bernd de bugün Thomas gibi bir sanatçı olurdu. İki hayat birden yaşamıyorum.

Seksenli yıllarda ise Modern Talking, dış görünüşü ile oynayan ve olanak varsa güçlendiren erkek Thomas: İbiza'daki şampanya ile tüm dünyadaki turneler arasındaki Jet-Set hayatı. First class bir yaşam sürüyordum ve gizli rüyalarım vardı: Bu hamster çarkının dışına çıkmak istiyordum. Sonra Dieter Bohlen ile ayrılık: bir defa, iki defa. Şimdi gerçekten özgür müyüm? Şansımı kullanabilir miyim? Rüyamda sokakta güneye doğru koşuyorum -sıcaklık önemli- ve onlar için adsız olduğum insanlarla karşılaşıyorum. Bana kendi hikayelerini anlatıyorlar. Sağ kalabilmek amacıyla bir kaç kuruş için şarkı söylüyorum, Ağaçtan zeytinler toplamak için çiftçilerin hizmetine giriyorum; tarlalarda uyuyorum; basitlik konusunda vaaz veren filozofları okuyorum ve kendimi onlar için sokaktaki yaşamın normal olduğu diğer insanların minicik zenginliklerine ortak ediyorum.

Birileri Thomas'a seslendiğinde korkuyorum; süpermarketlerden kaçınıyorum, çünkü oralarda hoparlörlerden benim kendi müziğimle karşılaşırım belki; insanın uyguladığı içinde benim de yeterince hapis olduğum şiddetleri gözlemliyorum; anlıyorum ki: herşeyi salıverebilmekte iş bitiyor. Tanınmayanı kabul etmekte iş bitiyor; çok önemli bir anlayış kazanıyorum: Thomas Anders yapabileceğine inandığından daha fazlasını yapabilir.

Yatağımın sert zeminine uzanıyorum, bulutların yol alışını görüyorum. Onların amaçlarını imgeliyorum ve "üçüncü göz" ile kendime bakıyorum: rüyalarım dışında ördüğüm çift zeminli ağ üzerindeyim. Aldatıcı bir ağ. Biraz eğimli gidiyor, bozuk bir tutma ipinden şüpheleniyorum ve kararsız kalıyorum. Aklıma İbiza'daki evimde sular bir süreliğine kesildiğinde nasıl tepki gösterdiğim geliyor. Duş alamıyordum, yemek yapamıyordum, ellerimi yıkayamıyordum. Herşeyin işlemesine alıştığım için ilk bakışta bir felaket gibi gelmişti. Fakat birdenbire rüyalarımda beklenmeyen normalliğin var olması ile güzel oldu herşey. Düşünüyorum da, güvende olmak, çok mutlak bir şey olmalı.

Thomas Anders'in iş yaşamını beraberinde getiren şiddetlerden kurtulabilmek için kendime galip geliyorum. Yatağımla beraber gökyüzüne doğru yol alıyorum.

Gerçek hayatta ise bu yol alış için bir nakliyeci yok.
Utku
Utku
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 435
Forum Puanı Forum Puanı : 887
Rep Puanı Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09
Yaş Yaş : 42
Nerden Nerden : İzmir,tam 35

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Geri: Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından Utku Paz Ağus. 09, 2009 2:54 pm

Tagespiegel'de Thomas Anders röportajı 02.07.2003:

Almanca'dan çeviri: Kamil Koçak


"O an kolayca göç edilebilir"

Modern Talking'in sonu için Thomas Anders'in söylediği: "Bizler türünde tek olanlardık." Peki şimdi ne geliyor? Bir kitap olabilir, müzik çok yüksek olanaklı, yükseklerdeki politika ise hiç düşünülmüyor.

Perşembe akşamı Thomas Anders, Dorotheen sokaktaki Romanya Büyükelçiliği'nin büyük salonuna 125000 Euro değerinde bir çekle geldi. "Wer wird Millionär?" adlı bilgi yarışmasında kazandığı parayı üstün yetenekli Rumen çocuklarını yönlendiren Henry-Coanda Vakfına bağışladı. Anders, koyu renkli bir takım elbise, üç günlük bir sakal, tütün renginde bir Hermes kravatı ve ceket cebindeki uyumlu mendiliyle geldi. 22 Haziran'daki Wuhlheide konserinden sonraki ilk açık sahneye çıkışıydı bu. Heiko Zwirner onunla konuştu.

Genç Rumen yeteneklerle sizi ne birleştiriyor?

T. Anders: Bizim yardımımıza ihtiyacı olan çok sayıda hasta ve yoksul insan var. Ama Günther Jauch ile stüdyoya çıkmadan önce bir amaç belirlemeliydim kendime. Benim için önemli olan, hasta olmayan ama destek ve yönlendirmeye ihtiyacı olan çocuklar için paranın harcanmasıydı. Romanya'da genç yeteneklerin göç etmesi büyük bir problem. En iyi kişiler okul okumak ve çalışmak için yurt dışına gidiyor. Kalanlarda ise yetenekler eksik finansal olanaklardan dolayı sararıp soluyor. Bu, bir ülkede olabileceklerin en vahimi.

Hangi soru ile yarışmadan çıktınız?

T. Anders: Aptal göz nedir? - Maymun, kelebek, yılan ya da kuş?

Peki doğru cevap neydi?

T. Anders: Kelebek cevabını verecektim, ama konu olan bir yılanmış. Hayatım boyunca adı aptal göz olan bir yılan duymadım. Soruyu pas geçmem iyi oldu.

Modern Talking'in vedasından sonra hangi planlarınız var?

T. Anders: Son gazda gelecek sene çıkacak bir solo albüm için çalışıyorum. Günde on oniki şarkı fikri geliyor.

Hangi müzikal yönde ilerleyeceğiniz belli oldu mu?

T. Anders: Modern Talking stiline tam olarak sadık kalacağım. Yeni bir araştırma okudum, Almanların yüzde doksanı Modern Talking'in son bulmasına üzülmüş. Böyle bir talep karşısında birden bire Britpop yapmam aptalca olur herhalde.

Peki ne zaman sizin biyografi kitabınızı okuyacağız?

T. Anders: Gerçeğin Dieter versiyonunu düzeltmeyeceğim. Otobiyografiler zaten hep subjektif şeyler içerir. Bu kanuni bir şey aynı zamanda. Bir gün mutlaka bir kitap yazacağım ama daha değil.

Kitabı ve "Deutschland sucht den Superstar"daki sahneye çıkışları ile Dieter Bohlen kendi kendini sergileyen bir figüre dönüştü. Modern Talking muazzam bir pazarlama makinesinin bir parçasıydı. Bu makinenin sizin için sessizleşmesi hafifletti mi sizi?

T. Anders: Hafifletti direk olarak diyemeyiz. Fakat son oluşan koşullardan sonra devam etmenin bir anlamı kalmadı. Dieter her zaman, artık eğlenceli olmadığını ve Modern Talking teması için aklına daha fazla şey gelmediğini belirtiyordu. Bu onun için ve çevre için bir ıstırap haline geldi. Benim için yeni bir yol açıldı, kendimi özgürleşmiş hissediyorum, çünkü bana kabul ettirilecek konu kalmadı artık.

"Zeit" gazetesindeki röportajda italyan çiftliklerinde zeytin toplamak isteğinizden bahsetmiştiniz. Ne zaman olacak bu?

T. Anders: Yayımlandıktan sonra bir kısım medya şimdi serseri ve başıboş dolaşacağımı yazdı. Tabii ki bu bir saçmalık. İçinde bulunduğm sosyal sistemin şiddetinden kaçmak isteği ve boş zamana sahip olabilme üzerineydi düşüncelerim. Yazıda aynı zamanda bir olasılıkla bunun için cesaretim olmayacağı da yer almıştı.

Yakınınıza gelen ciddi bir haftalık gazetede bu yazının yer alması bir kaç yıl önce düşünülemezdi bile. Şu sıralar her zaman kötü niyet oluyor Modern Talking hakkında haber yapıldığı zaman. Bu döngüyü nasıl açıklarsınız?

T. Anders: 80li yıllarda Modern Talking başarılarını kimsenin anlamadığı bir disco ikilisiydi sadece. Bir çok eleştirmen bizi küçük gördü. Geri dönüşümüzden sonra bir kısmı gördü ki, evde zevkle dinledikleri müzik ile Modern Talking'in açıkça kabul edilişi arasında seçim yapmak zorunda kaldılar. Biz müzik tarihini yazdık. Yaptığımız şey, türünde tekti. Ve böyle de bırakılmalı bu. Birdenbire şarkı sözlerimizle dünyayı hareket ettirme talebimiz asla olmadı bizim. Yaptığımız müzik neşe getirmeliydi. Mağara insanları da aralarında sohbet etmek için müzik yapmışlardı. Kimse peştemal ve davul ile ateşin etrafında politik olarak bir şeyleri hareket ettirmek için süratle gitmedi daha önce.

Kısa bir süre önce "Welt"de misafir eleştirmen olarak SPD milletvekili Gabriel'in Modern Talking'in dağılması ile ilgili konuşmasına tepki verdiniz. Gelecekte de politik eleştiri yazıları yazacak mısınız?

T. Anders: Eğer bir politikacı böyle demeçler veriyorsa karşılığı da verilmeli. Politikacılar ülkemiz ile ilgilenmeli, pop müzik ile değil. Bir pop müzik şarkıcısını parlementer olarak düşünün. O an kolayca göç edilebilir.
Utku
Utku
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 435
Forum Puanı Forum Puanı : 887
Rep Puanı Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09
Yaş Yaş : 42
Nerden Nerden : İzmir,tam 35

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Geri: Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından Utku Paz Ağus. 09, 2009 2:57 pm

Spiegel Online adlı sitede 2 Nisan 2004'te yer alan Thomas Anders ile röportaj
Röportaj: Jörg Schallenberg
Almanca'dan Çeviri: Kamil Koçak

"İnsanlar bu Casting programını sevdiler"

Thomas Anders, Modern Talking'in eski solisti, şimdi de efsane haline gelmiş "Formel Eins" adlı programın yeniden dirilmesi için -eskiden kötü anılara sahip olmasına rağmen- moderatörlük yapıyor. Spiegel Online'de Anders, neden TV moderatörlüğünde geriye bakılmaması gerektiğini, "Nora" kolyesinin nasıl ortaya çıktığını ve Dieter Bohlen hakkındaki görüşlerini anlatıyor.

SPIEGEL ONLINE: Sayın Anders, şu sıralar şaşırtıcı derecede aktifsiniz. Önce Stefan Raab ile kızakla kaydınız sonra, Max ile beraber Grand Prix programına gönderildiniz, şimdi de "Formel Eins" adlı programın moderratörlüğünü yapıyorsunuz. ProSiebenSat.1 ile imzaladığınız şözleşmenin içerğinde daha neler var?

Thomas Anders: ProSiebenSat.1 ile bir sözleşmem yok, bu sadece mutlu durumların birbiri ile bağlantısı sadece. Stefan Raab'ı on yıldır tanıyorum, bana Grand Prix'te yer alıp alamaycağımı sormuştu, kabul ettikten sonra da diğer programda da yer buldum.

SPIEGEL ONLINE: Peki Kabel 1 adlı TV kanalı, "Formel Eins" adlı program için moderatör olarak sizi seçti, zaten bir dolu orijinal moderatör varken.

Anders: Evet, işte bu yüzden. Çünkü o kişilerin içinden hiçbiri ön planda olmak zorunda olmadığı için... Onlar, arka plandan gayet iyi şekilde yayını sürdürürler, ama yayıyını da berberinde götüren birisine ihtiyaç da var.Ja, eben. Kabel 1, ünlü bir yüzün yanında, 80li yılları da simgeleyen ve iyi de konuşabilen birisini arıyordu.

SPIEGEL ONLINE: Bu biraz kandırıcı gibi kulağa geliyor. Her şeyden önce size eskiden, Modern Talking zamanlarındayken iyi davranılmazdı.

Anders: Yayınlar esnasında bu durumla karşı karşıya kalmadık. İster seksenlerde olun, ister şimdi değişen birşey olmaz. Şimdiki moderatörler hem evcil hem de birisinin elini hemen ısırabiliyorlar. Sonradan şahit olduğumuz gibi, programın yapım aşamasından önce birdenbire çok uçlarda noktalar dikkat çekerdi ve bunlar sonradan anlaşılır şekilde sunulurdu.

SPIEGEL ONLINE: Açıkça ikiyüzlülük değil mi?

Anders: Yani, böyle çok insan yok mu? Her durumda moderatörlerde sürekli genişleyen sanattan uzaklaşma havası var. Önce size dalkavukluk ederler, siz de nereye gittiğinizi anlarsınız, ama sırtınızı döndüğünüzde, arkalarında iz bırakırlar... Bu da bir nevi yüreksizliktir. Köşe yazarları, röportajlarında farklı davranmazlar neredeyse. Köpek havladığı zaman onların umurunda değildir bile...

SPIEGEL ONLINE: Fakat şimdi Siz bu moderatörlerle çalışmak zorundasınız, bunun için barış çubuğu tüttürdünüz mü hiç?

Anders: Bunu daha ziyade olarak sportmenlik olarak görüyorum. Modern Talking için inanılmaz derecede değersiz söler söylendi, bizler tamamen kutuplaştırıldık yani. Ve eğer Stefanie Tücking şimdi rock yapıyorsa, tabii ki bizi iyi bulmayacaktır.

SPIEGEL ONLINE: Eskiden bazı insanların sizden nefret ettiğini kavrar mıydınız hiç?

Anders: Açıkçası birisi müzik yapıyor diye ya da bu yüzden başarılı ve milyonlarca plak satıyor diye, o kişiden nefret etmeyi hiç anlayamamışımdır.

SPIEGEL ONLINE: Punk grubu "Die Goldenen Zitronen"(Altın limonlar) eskiden "Thomas Anders'in öldüğü gün" adlı bir şarkı seslendirmişti. Bunu şakavari mi buldunuz yoksa tehditkar mı?

Anders: Ah, benim umrumda değil bile, çoktan geçip gitmiş. Thomas Anders süper başarılı olmuş bir ikilinin parçasıydı ve adımı kullanarak popülarite kazanmayı denemişlerdi. Fakat kişi kendine şu soruyu sormalı: Bugün Altın Limonlar nerede, Thomas Anders nerede?

SPIEGEL ONLINE: "Formel Eins" programına çıktığınızda nasıl algılandığınız konusunda korku duymuyor musunuz eskilerle karşılaştırdığınızda? Nazik, komik...

Anders: Evet, tabii ki! Ama herkes seksenli yıllarda komik gözüküyordu. Kimliğinizdeki resme bakın lütfen.

SPIEGEL ONLINE: Daha iyi değil.

Anders: İşte... Ama en azından renkli ve komik bir onyıldı... Ben doksanlı yılların ne olarak algılandığını düşünüyorum. Eğer, doksanlı yılların resmini yapsaydım, herkesin koyu gri giyindiği açık gri bir resim yapardım.

SPIEGEL ONLINE: O halde seksenli yıllarda kalalım. Sizin en vahim moda eksiğiniz "Nora" kolyesiydi. Bu fikri siz kendiniz mi bulmuştunuz?

Anders: Bu biraz taşkınlıktan gelmişti... Tatilde havuzun kenarındaydık. Udo Lindenberg üstünde büyük harflerle "Panik" yazan bir kemer taşıyordu, o sırada da fikir aklımıza geldi, ben de "Nora" kolyesini yapayım dedim. Önceden de Nora'nın eleştiriler gözlerle yoklanacağını biliyorduk. Eğer ne sonuçlar yaratacağını bilseydim asla takmazdım o kolyeyi.

SPIEGEL ONLINE: Almanya'nın yeni Eurovision temsilcisi Max ile birlikte yeni bir moda ölçütü ortaya koydunuz.

Anders: Size birşey demeli miyim? İnsanlar bu casting olayını çok sevdiler. İnsanlar artık klişeleşmiş yüzleri ve elbiseleri çekemiyor. Birdenbire karşılarına kilise şenliklerinde sahneye çıkmış tipe sahip kişiler çıkıyor karşılarına. Ona dedim ki, İstanbul'da o yüz pudrasıyla bayağı sıcak olacaktır onun için.

SPIEGEL ONLINE: Stefan Raab'ı bu kadar tanıyorsanız, ona hiç sizi de Eurovision şarkı yarışmasına sokup sokamayacağını sormadınız mı?

SPIEGEL ONLINE: Hiç mi sormadınız?

Anders: Benim için düşüş noktası, yeni yetişen bir yeteneğinkinden farklı. Bu durumu Sabrina Setlur'da görebiliyorum, bir zamanlar Alman Rap'inin örnek şarkıcısı gösteriliyordu. Şarkı yarışmasındaki başarısızlığı ile de en büyük kaybeden olarak gösterildi. Bunun için yanlış bir şey de yapmadı. Eğer şimdi katılsam ve ikinci olsam, benim başıma da aynısı gelecektir. Eğer kazanırsam da: Ah, birileri planlamıştır olacaktır.

SPIEGEL ONLINE: Yeni bir CD çıkardınız piyasaya, Modern Talking'ten daha farklı bir tarzı var gibi. Dieter Bohlen'in daha iyi olan tarafı olarak sayılmak ve hep onun şarkılarını söylemek sizi sıkmadı mı hiç?

Anders: Hayır. Eğer bir grupta yer almış başarılı sanatçılar gruptan ayrıldıktan sonra "Hah, kendimi şimdi özgür hissediyorum ve her zaman yapmak istediklerimi yapabilirim diyorlarsa, bunu çok korkunç bulurum. Kim onları zorlamış ki? Her sözleşme yenilemede şunu diyebilirim değil mi: Hayır, artık devam etmek istemiyorum. Modern Talking'i ikinci defa canlandırmak zorunda değildim. Fakat bunu istiyordum ben! Modern Talking hoşuma gidiyor, müziğini hala seviyorum, bununla birlikte müzik tarihi de yazdık.

SPIEGEL ONLINE: Bir geri dönüş daha olacak mı?

Anders: Geri dönüş... Bizim medyamızda bu biraz kaba bir hal aldı. Eğer yaz aylarında tatil yapıyorsanız, ondan sonra kendi geri dönüşünüzü de hazırlamalısınız. Gerçekçi olalım: Eğer bu konuda söz vermiş olmasam, Dieter Bohlen hakkında kişisel hiçbir düşüncemi de açıklamam. Kitabında benim hakkımda anlattığı hikayelerle ilgili konu sonbaharda kapandı. Şimdi avukatlar bununla ilgileniyor.

SPIEGEL ONLINE: Bir rövanş söz konusu olmayacak mı? Dieter Bohlen hakkında yeterince kötü hikaye vardır anlatılacak değil mi?

Anders: Sonra da ben ondan daha iyi durumda olmam. Niveau'dan beri aramızda bir kaç basamak olduğuna inanıyorum. Kitap yazma konusunda birkaç önerim vardı, fakat onun önceliği olması konusu vardı tabii. Fakat o kendi başına yaptı herşeyi, ben bunu yapmak zorunda değilim. Bu benim sanatım da değil aynı zamanda. Böylesine göze girme çabalarında değilim ben ve sahte tavırlara da girip ikiyüzlülük yapmak istemem. En güzeli ise: Dieter Bohlen de sahte tavırlara girip ikiyüzlülük yapmıyor. O zaten öyle...
Utku
Utku
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 435
Forum Puanı Forum Puanı : 887
Rep Puanı Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09
Yaş Yaş : 42
Nerden Nerden : İzmir,tam 35

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Thomas Anders - Röportajlar Empty Geri: Thomas Anders - Röportajlar

Mesaj tarafından Utku Paz Ağus. 09, 2009 2:58 pm

Thomas Anders ile söyleşi
(Ibiza Heute, 2004 mayıs sayısı)

Redaktörler: Wiltrud Swetje, Dieter Abholte
Almanca'dan Çeviri: Kamil KOÇAK

Thomas Anders ile adadaki yazlık evinde yaptığımız söyleşi "Bu kadar... İbiza mı? Asla!"
İlk İbiza deneyimleri gerçekten iyi değildi.

Thomas Anders, Dieter Bohlen'den ayrılmasından sonra böylesine talep görmemişti: Kabel 1 adlı kanalda "Best of Formel Eins" adlı programı hazırlıyor. St.Petersburg'da ve Kremlin'de konserler veriyor. Bizzat destek verdiği şarkıcı adayı Max, Almanya "Eurovision" elemelerini geçiyor ve Stefan Raab tarafından görücüye çıkarılıyor.

Bunun dışında Thomas, Haziran'da Berlin ve Oberhausen'de iki büyük konser verecek. Ve yeni CD'si "This Time" müzik pazarında.
Stüdyo ve sahne arasında bir yaşam. Heyecan içinde bir yaşam ama Thomas Anders kendisi ve ailesi için bir huzur noktasına sahip: İbiza'daki evi. Söyleşi için orada buluştuk.

Talamanca'nın üzerindeki tepede yer alan müstakil evin yeşil kapısının üstünde bir isim bulunmuyor. Zil düğmesinin yanında da kameranın gözü var. Arkadaşları bu evi biliyor. Eğer yabancı misafirler gelirse, Thomas Anders'in eşi Claudia kapının önüne tahtadan bir ördek koyuyor ki yabancılar adresi bulabilsin.

Güzel bir ev, fakat Thomas Anders'in eşi Claudia ve oğlu Alexander(2) ile yaşadığı belli olan, zenginliği ile övünen bir yapı değil.

Oturma odasında beyaz bir oturma grubu, yanan mumlar, siyah bir kuyruklu piyano, çok sayıda da çiçek var. Thomas Anders kanepede oturuyor, oğlu Alexander etrafta dolaşıyor, Claudia ise bize çay servisi yapıyor. Bu üçlünün, İbiza'da kendilerini mutlu hissettikleri sezilebiliyor. Bununla beraber İbiza ve Thomas Anders sonu mutlulukla bitmeyen bir hikayeye de sahip. Thomas anlatıyor:

"Adayla ilgili hikayem korkunç bir şekilde başlıyor. 1986 yılında önceki eşimle beraber ilk defa gelmiştim buraya. Fırtınalı bir yağmur vardı, adanın tek 5 yıldızlı oteli Sant Miquel'deki La Hacienda otelindeydik. Fakat bunun iki zararı vardı: Birincisi, bu otel dünyanın sonunda yer alıyor, ikincisi de insanlar bizim 23 dolaylarındaki yaşımızla ilgilenmiyordu. Yaş ortalamasını 85'e düşürmüştük.

Bir diskoya olan gezimiz de olumlu bir sonuç vermedi: Çok insanın olduğu, çok hareketli diskolarda durmam ben. İki gün sonra da geri döndük. Ve dedim ki: Bu kadar... İbiza mı? Asla!"

Altı yıl önce Thomas, adaya tekrar geldi, bu sefer şu andaki eşi Claudia ile beraber: "Arkadaşlarımızı ziyarete gelmiştik ve bambaşka bir adayı tanımış olduk. Klişelerin ötesinde. Bu yıl da altı defa geldik buraya, ev aradık kendimize, fakat hepsi hoşumuza gitmedi. Deniz manzarası istiyorduk, fakat eflakta bir ev olmamalıydı."

Sonra rüyalardaki ev bulundu: Talamanca'nın yukarısındaki kayalıkların üzerine inşa edilmişti ev. Anders'ler eve bakıyorlardı. Sonbaharın bitimiydi, biraz soğuk ve yağmurlu. Bu onların şansıydı: Çünkü şunu tespit etmişlerdi: Kalorifer birşey yapmıyordu! Sıcak su da yoktu! Ve havuz da masaj yapmıyordu, aksine içindeki suyu alttaki kulübeye sızıyordu.

Thomas Anders bir olayı hatırladı: "Çok soğuktu, saat ikide arabadaydık. Kalorifer sonuna kadar açıktı. Adanın üstünde yol alıyorduk, donmamak için. Sonra biri geldi ve evin yasal olarak inşa edilmemiş olduğunu söyledi, biz de adayı terk ettik."

Fakat Anders'e farklı gelen bir konu da vardı: Bundan iki yıl önce Thomas "Welt am Sonntag"daki yazılarında şunları söylüyordu: "Talamanca'da iyi bir konumda ev satın almak!" Koblenz'e gizlice fotoğraflar geliyordu: "O anda dedik ki: Evet, işte bu! Bir buçuk yıldır bu evin sahibiyiz. Yerini seviyorum buranın, çok güzel ve Eivissa'nın yakınında.

Peki Claudia ve Thomas neden Mallorca yerine Ibiza'yı seçtiler? Şarkıcının cevabı: "Mallorca korkunç derecede zorlayıcı. Sanki prodüktörün tabağındaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Buna ihtiyaç da olabilir, olmayabilir de. Bir çok star bunu hissetmediği zaman kendisini boş hissediyor. Bu dikkat çekme ve görülmeyi... Daha kahvaltıdayken iyi bir şey giymelisiniz, plajda iyi görünmelisiniz, akşam da öyle. Bu sadece çok zorlayıcı, buna ihtiyacım yok, yıllarca yaptım ben bunu! Ibiza'ya az bir eşya ile gelirsiniz: Rahat gömlekler, pantolonlar, T-shirt'ler, bir kaç sağlam ayakkabı ve iki çift eski kundura, böylesine rahat."

Thomas devam ediyor: "Ve burada insan tamamen sessizliğe bırakılıyor. Biz Botafoch'da da oturduk, Eros Ramazotti ve Michelle'nin masasının yanında. Sonra Kate Moss koşarak geçti oradan ve önde de Valentino köpekleriyle beraber geçti gitti. Bunu kimse görmüyor, kimsenin dikkatini çekmiyor, bu inanılmaz. Ya da Schumi yatıyla kıyıya yaklaşıyor, ailesi içinde, bir çocuk önde, kimseyi ilgilendirmiyor bu. Kısaca bu güzel bir şey!"

Peki Claudia Anders ada hakkında ne düşünüyor?

"İbiza'da hayat ve hayatı bırakmak var" diyor. "Bu durumu tamamen enteresan buluyorum, insanların nasıl bir karışım oluşturduğunu: Sanatçılar, toplumun önde gelen kişileri ya da starlar. Hepsi birarada."

Ama Claudia ve Thomas Anders'in burada bulduğu en önemli şey huzur. Stresten uzak. Thomas yeterince strese sahip. Geçmiş 85 günden 63'ünde işi için yollardaymış. Sahne almalar, sözler, konserler, "Best Of Formel Eins" programını hazırlama. Bu yayın süper bir kitleye sahip, 1.5 milyon seyirci. Thomas gülümsüyor: "Farklı birşeyler yapmak güzel. İnsanların sadece şarkı söylememi değil, programı da yapabilmemi görmesi güzel. Bunlar benim için de teşvik oluyor."

Randevu defteri tamamen dolu Anders'in: Rusya'da gala konserleri, Kremlin ve St.Petersburg'da 7000 veya 9000 insanla beraber. Buna basında yer almalar, TV programları da ekleniyor. Daha Almanya'daki konserlere de hazırlanması gerekli. Bir de "Holiday on Ice" adlı yeni bir beste üzerinde de çalışıyor. Neyin üzerine başarısını tekrar devam ettiriyor peki?

"İnanıyorum ki, kim çok çalışıyorsa başarıyı da kazanır sözünü söylemek çok basit olurdu. Burada daha fazla konu var: Modern Talking'in sonlanmasından ve Dieter Bohlen'den ayrılmamdan sonra odak noktası oldum. Çok kişi gelip aynı şeyleri sordular: Bunu mu ya da şunu mu yapmak istersin? Önceden belki şunu düşünüyorlardı: "Thomas çok şey yapmalı!" ve bana da bunu sorma gereği görmüyorlardı. Modern Talking zamanlarında solo olarak sahneye çıkamazdım bile."

Dürüst olarak tanınan Thomas Anders, ex partneri Dieter Bohlen hakkında da konuşuyor, Bohlen'in kitabına dayanarak: "Onun için İbiza büyük ihtimalle bir kabus olur, büyük ihtimalle bir krize girerdi o. Çünkü burada kimse kimsenin dikkatini çekmiyor, ve o gelince de kimse bakmaz."

Thomas'ın eşi Claudia da ekliyor: "Thomas'ın partneri olarak ben, bu birlikte çalışmanın noktalanmasından çok mutluyum. Sonunda bir tek sanatçı kaldı: Dieter Bohlen! O öylesine az saygılı davrandı ki etrafındakilere karşı. İlk kitabından sonra şu soru sorulmalıydı: Bu insanla hala da bir sahne paylaşılabilir miydi?

Kim on iki yıl beraber yaşadığı kız arkadaşı hakkında, saf aptal ve alkolik diyebilir ki! Eğer bu, yıllarca süren bir birlikteliğin teşekkürü ise..." Claudia cümlenin devamını getirmiyor, sadece başını sallıyor.

Tekrar İbiza'ya: Anders ailesi adayı seviyor, denizi de Formentera'yı da. Burada arkadaşlarıyla beraber bir yat da kiralamışlar. "Yat gerçekten çok lüks, ama konu arkadaşlarla ve ailelerle beraber iyi vakit geçirmek." şeklinde görüş belirtiyor Thomas Anders.

O ve eşi iyi yemekleri de seviyorlar. "El Pato", "Tu Casa", "Ocean Drive", "Can Gall", "Casa Colonial", "Banyan Palace" ya da akşamüstü güneşinde "Yemanja" Cala Jondal'da tercih ettikleri adresler.

Anders'lerin İbiza'daki hayatları, iki yaşındaki oğulları Alexander ile değişmiş. "Eskiden plaja inerdik, insanlarla buluşurduk, akşam yemeği için sözleşirdik, genelde de saat 23'ten önce olmazdı. Şimdi Alexnader ile öğlenleri plaja gidiyoruz, akşamları burada bir salata yiyoruz. Evdeyiz genelde."
Ve bu da çok meşgul olan Thomas Anders için bir tür dinlenme.

Bunun dışında, gelecek konserleri 11 Haziran'da Berlin, Columbia Halle'de, 12'sinde de Oberhausen Arena'da.

15 Mayıs'ta da Thomas Anders, Eurovision final gecesinde Hamburg'da büyük bir partinin moderatörlüğünü yapacak.

Çalışmadan da İbiza'da yürümez işler, bu yüzden Thomas Anders bu tatil evinde elektro bir piyanoya sahip.
Utku
Utku
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 435
Forum Puanı Forum Puanı : 887
Rep Puanı Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 04/08/09
Yaş Yaş : 42
Nerden Nerden : İzmir,tam 35

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz